13. yüzyılda uygulanmaya başlanmış olan Ahilik ile günümüz modern örgütlerinde uygulanmakta olan Hamilik kavramları, geçen uzun zamana karşın önemli benzerlikler göstermektedir. Farklı koşullar ve mekânlar olmasına rağmen aralarındaki benzerlik dikkat çekicidir.

Ahilik; Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Ahiliğin esasını ve ilk safhasını fütüvvet teşkil eder. Fütüvvet anlayışı ise Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanından başlayarak, Abbasi döneminde kurumsallaşmaya başlamıştır. Tarihsel olarak bu gelişim şu şekilde özetlenebilir [2].

7.yüzyıl

Fütüvvet ve kendinden feragat edebilme halinin ve kültürünün en güzel örnekleri Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve O’nun şahsi manevisinde mündemiç sahabeler ve özellikle de yakın arkadaşları olan dört halifenin hayatlarında yaşanmıştır.

10.yüzyıl

Fütüvvet Hareketi, Anadolu’daki ilk örneklerinden birini, Ebu’l Hasan Harakani’nin (r.a) şahsı manevisinde bulmuştur.

12.yüzyıl

Abbasi Hilafeti zamanında, Halife Nasır Lindillah döneminde, fütüvvet hareketi kurumsallaşmaya başlamıştır

13.yüzyıl

Fütüvvet ve ihtiva ettiği “ahilik”, yani “kardeşçe bir arada yaşama” , “birbirine sahip çıkma” kültürü, Ahi Evren ile birlikte hayatın “iktisadi” veçhesine ilişkin olarak da batıdaki ilk iktisat teorilerinden yüzlerce yıl önce, iktisadi organizasyonlara ilişkin ilk düzenleme ve prensipleri vaaz etmeye başlamıştır.

14.yüzyıl

Fütüvvet kültürü Anadolu’da, daha sonra “Ahilik” formunu alacak biçimiyle ve aynı zamanda tasavvuf kültürüyle içli dışlı bir şekilde, tekke – zaviye oluşumlarıyla beraber teşkilatlanmaya başlamıştır.

21.yüzyıl

Temelinde, yetişme altındaki genç talibe – öğrenciye, çırağa – kendini tanıma yolunu göstermek olan Ahilik ve Fütüvvet Kültürünü Model alarak kurulan ve bu doğrultuda hamilik çalışmaları yapan Ekotek Hamilik Okulu ve MSMB Mühendishanesi’ nin çalışmaları başlamıştır.

Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 temel ilke ile toplumsal hareketi şekillendiriyor. Bu ilkeler;

  • Toplumsal sorumluluk
  • Hizmette mükemmellik,
  • Dürüstlük ve doğruluk
  • Ortak yaşama
  • Örnek bir ‘yatay örgütlenme’

Ahilerin İslam’ın emri olan, zamanın kıymetini bilmek, disiplinli bir hayata sahip olmak, istişare etmek, adil olmak ve adalet esaslarını aşıladıkları küçücük bir aşiret, kısa zamanda büyük bir devlet olmaya başladı. Görüldüğü gibi temel ilkeler ve uygulamalar hamilik sürecinde izlenecek yöntemlerle ve dikkat edilmesi beklenen kıstaslarla birebir uyuşuyor.

Ahi yönetmeliği olan fütüvvet namelere göre; ahi,

  • Helalinden kazanmalı
  • Hepsinin bir sanatı olmalı
  • Yoksul ve düşkünlere yardım etmeli
  • Cömert olmalı
  • Âlimleri sevmeli ve hoş tutmalı
  • Fakirleri sevmeli ve alçak gönüllü olmalı
  • Temiz, iyi kimselerle sohbet etmeli
  • Namazını kazaya bırakmamalı
  • Hayâ sahibi olup, nefsine hâkim olmalı
  • Dünyaya düşkün olanlarla beraber olmamalıdır.

Bunlar asırlarca Osmanlı insanının ahlakının temel taşı olan hasletler haline gelmiştir.

Ahilerin idare heyeti, her sanat kolunda, kendi azaları arasından seçilmiş beş kişiden meydana geliyordu. Birlik idare heyeti her ay üç gün toplanırdı. Ahiler arasında; yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık, yiğitbaşılık, ahi babalık ve kethüdalık safhalarından geçmesi şartı vardı. Gündüz sanatında ve işinde çalışan ahiler, akşamları kendilerine mahsus binalarda sohbetlere katılırlardı. Böylece ahilerin ahlaki terbiyesi ihmal edilmezdi. Bu doğrultuda benzer yapılar eşliğinde hamilik çalışmasının sürdürülmesi düşünülmektedir.

Ahilik, esnaf teşkilatlarında tecrübe edildiği hali ile sadece “usta-çırak” ilişkilerini içeren bir mesleki rehberlik olarak değil, bunun çok daha ötesinde bir “insan yetiştirme” modeli olarak görülmüş ve uygulanmıştır. Esnaf teşkilatları çatısı altında hiyerarşik olarak teşkilat her bir ustanın, her usta kalfasının, kalfa çırağının, çırak ise yamağının hamiliğini yapmakta, böylece bir yandan mesleğin teknik beceri ve donanımları aktarılırken, bir diğer yandan ise “cömertlik, fedakarlık, paylaşma, dayanışma, kardeşlik” gibi yüksek “ insanlık fazilet ve ahlakı” da verilmeye çalışılıyordu. Hamilik ile amaç sadece bir iş veya meslek öğretmek değil, bunun yanında insan olma anlayış ve sorumluluklarını da hatırlatmaktır [2].

13. yüzyılda ticari hayatın gelişmesi, esnaf ve sanatkârların ekonomiye katkıları Ahilik uygulamaları ile günümüzde de işletmelerin ve çalışanlarının başarılarının artması ve gelişmeleri Hamilik uygulamaları ile sağlandığına göre, bu iki ve birbirine benzer uygulamaya dikkat etmek gerekmektedir. Örgütsel davranış ile ilgili uygulamaların kültürle olan etkileşimi göz önüne alındığında Hamiliğin Türk kültürüne hiç de yabancı olmadığı ve bu nedenle söz konusu uygulamaların Türk işletmelerinde de başarıya yol açacağı sonucu çıkarılabilir [3].

Kaynaklar

[1] Hamilerin hamisi görüşmesi özet raporu, 2016

[2] Ekotek Hamilik Okulu

[3] Yard. Doç. Dr. Ranâ Özen Kutanis , ‘AHİLİK VE HAMİLİK’, 2011.